11 Ağustos, 2020 Haberler
Bolivya, Evo Morales’in darbe ile ülkeyi terk etmek zorunda kalışının üzerinden henüz bir yıl geçmeden yeni bir darbeyle karşı karşıya. Daha önce 2 Mayıs olarak belirlenen ve sonra 6 Eylüle alınan seçimler Yüksek Seçim Mahkemesi (TSE) kararıyla üçüncü kez belirsiz bir tarihe ertelendi. Güvenlik güçleri kararı protesto eden halka karşı ateşli silahlar kullanıyor. Son on günde en az yüz kişinin ordu ve paramiliter güçlerin saldırılarında öldüğü tahmin ediliyor.
Bu arada ülkenin en büyük ve köklü sendikası “Bolivya İşçi Merkezi” COB'un başlattığı grev onuncu günü geride bıraktı. Başkent La Paz ve Cochabamba'da yoğunlaşan protestolar Santa Cruz'a yayıldı. Sadece Cochabamba’da 100’den fazla barikat kurulduğu bildiriliyor.
Önceki gün savcılık, merkez sendikası COB başkanı Juan Carlos Huarachi hakkında terörizm suçlamasıyla soruşturma açtığını duyurdu. Ayrıca devrik ve Arjantin'de sürgün olan seçilmiş devlet başkanı Evo Morales ile partisi “Sosyalizme Doğru Hareket” MAS’ın ülkede kalan liderleri Luis Arce ve David Choquehuanca da terörizmle suçlanıyor. Darbeci yönetim halk hareketini Morales'in bir komplosu olarak mahkum etmeye çalışıyor. Fakat işin aslı Morales daha devrilmeden önce kendi partisi ve sosyal hareketlerle ilişkisi kopmuştu. Bu nedenle darbe sürecinde kendisini destekleyen bir kitle hareketi oluşmadı. Yani Morales'in sosyal hareketi yönetme iradesi yok.
Normalde bir ülkede darbe olduğunda ya ordu yönetime el koyar ya da en büyük kitle desteğine sahip siyasetçi işin başına geçer. Ama Bolivya’da bunların hiçbiri olmadı. Morales’in en büyük rakibi Carlos Mesa darbe sonrası sadece olan biteni seyretmeye başladı. Ordu sadece 60 bin oya sahip Jeanine Áñez’in “de facto” devlet başkanlığını destekliyor. Fakat emrin daha yukardan “Kuzeydeki büyük patrondan” geldiği belli. Ortada meclis yok. Hiçbir siyasal muhtevası ve teknokratı olmayan tuhaf bir hükümet kurdular. En büyük becerileri ırkçı ve köktendinci söylemlerle %60’ı yerli Aymara (ve Quechua) olan Bolivya halkını tehdit etmek. Bugün bir bakan yine protestocuların kafasına sıkmanın en doğru seçenek olduğunu söyledi.
Bolivya tarihini, bugününü ve halkını biraz olsun tanıyan herkes darbecilerin ülkeyi yönetme kapasitesi hatta niyetine sahip olmadıklarını bilir. Amaç sadece Morales’in devrilmesi değildi. Eğer bu olsaydı seçimler onsuz tekrar edilirdi ve Carlos Mesa’nın hükümet kurmasına izin verilirdi. Buna izin vermeme nedenleri normal siyasi bir süreçte halkın 2000-2006 yıllarında gerçekleşen devrimlerin kazanımlarını koruyacakları korkusuydu. Medyanın, kurumların, siyasal araçların zayıf olduğu Bolivya’da halk örgütlenmelerini geriletebilmenin tek yolu şiddete dayalı bir rejimi sürdürmektir.
Bu yüzden devleti işgal eden elit tek bir darbeyle yetinmeyeceği anlaşılıyor. Seçimlerin iptal edilmesi bunun en açık göstergesi. Darbenin tepesindeki ekip aynı zamanda Bolivya’nın yakın geçmişindeki suçların da ortakları. Hepsi Bolivya’nın doğal zenginliklerini yabancılara pazarlayarak zenginleşmiş ailelerin üyeleri. Bunların içinde Luis Fernando Camacho gibi bir neo nazi ve dinci paramiliter örgütlenmeye liderlik edenler de var. Samuel Doria Medina , Jorge Tuto Quiroga ve Manfred Reyes gibi 1990-2000 yıllarında Bolivya’nın su, gaz neyi varsa yabancı tekellere peşkeş çeken siyasetçileri de burada. Fakat Dışişleri Bakanı Reyes Arturo Murillo ve Savunma Bakanı Fernando López en kritik konumdaki kişiler. Darbenin karar alıcıları bu iki bakan ve dış bağlantılar onlar üzerinden yürütülüyor.
Bu ekibin Temmuz ayında yaptıkları üç gizli toplantıda seçimlerin en az 2021 Ekimine kadar yapılmaması kararını aldıkları söyleniyor. Bu süre MAS’ın tüm liderliğinin imha ve etkisiz hale getirilmesi için yeterli görülüyor. Ana muhalefet lideri Carlos Mesa gibi “ılımlıların” da tasfiyesiyle ortam tamamen aşırı sağa kalmış olacak. Plan Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) başkanı Luis Almagro ve onun Bolivya masası sorumlusu Erick Foronda Prieto tarafından güçlü biçimde destekleniyor.
Ayrıca darbeye Brezilya devlet başkanı Bolsonaro ve Brezilya Silahlı Kuvvetleri de aktif destek veriyor. Hatırlanacak olursa darbeden birkaç gün sonra BRICS kartını masaya süren Bolsonaro Putin’le el sıkışarak darbeye Rusya’nın sessiz kalmasını sağlamıştı.
Bölgede darbeci yönetime karşı tek yüksek sesle tavır koyan ülke ise Arjantin. Bu yüzden Arjantin’li diplomatlar ülkeden kovuldu. Buna karşılık Arjantin devlet başkanı Alberto Fernandez devrik devlet başkanı Evo Morales ve yardımcısına siyasi sığınma hakkı tanıdı.
0 YORUM