05 Mart, 2020 Yazılar
Nikaragualı devrimci lider, şair ve din adamı Ernesto Cardenal, 95. yaşında öldü. 'Şiir gerçeği söylemenin tek yolu' diyen Cardenal'ın emperyalizmi eleştiren belgesel tadındaki 'Hora Cero / Saat Sıfır' şiiri, başkaldırı edebiyatının başyapıtları arasındadır.
Cardenal, şiiri, tanrıyı ve devrimi birlikte bulmuştu. Aslında kendi ifadesiyle tam olarak önce tanrıya sonra devrime dönüşmüştü. Şiir bu dönüşümün doğal bir sonucuydu. Ve kuşkusuz mucizeyle ilgiliydi.
Fakat bu mucizede her şey gerçek dışı ve bir o kadar da insaniydi; Marilyn Monroe’ya intiharından sonra yazdığı duada olduğu gibi “ve hayatı bir psikiyatrın yorumlayıp arşive kaldırdığı bir rüya gibi gerçek dışıydı”.[1]
ERNESTO CARDENAL KİMDİR?
Ernesto Cardenal, 20 Ocak 1925’te bir Orta Amerika ülkesi olan Nikaragua’nın Granada kentinde doğdu. 1935’te Cizvit Kolejine girdi. 1942 yılında UNAM’da (Meksika) Edebiyat ve Felsefe Fakültesinde eğitimine başladı. Buradan mezun olduktan sonra Columbia Üniversitesi’nde (New York) edebiyat doktorası yaptı. 1950’de Avrupa gezisi sonrası ülkesine döndü ve Somoza diktatörlüğüne karşı 1954 darbesine katıldı. Başarısız olan bu hareketin ardından Kentucky’deki “Azize Getsemani Manastırı”na kapandı. 1960’ta tekrar Meksika’ya dönerek Cuernavaca’da teoloji eğitimi aldı. Kendisine 1965’te Nikaragua başkenti Managua’da rahip yetkisi verildi.
Aklının ve ruhunun neredeyse otuz yıl süren arayış ve biçimlenmesi sonucunda Cardenal kendi Tanrısal krallığını yaratmak için Büyük Nikaragua Gölü’ne gitti. Sürreal bir tatlısu denizinin ortasında “Solentiname Takımadalarında” balıkçı bir Hıristiyan Komünü yarattı. Bu komün kısa sürede kıtanın dini ve kültürel yaşamının çok güçlü bir merkezi haline geldi. Sonsuz büyüklükte bir göl ve onu çevreleyen derin ormanların ortasında yer alan 36 adada örgütlediği bu ruhsal hareket toplumcu politikayı köklerinden kavrıyordu. Yalnızca bununla kalmıyor dini ya da politikayı bir sanata dönüştürüyordu. Köylüler burada balık tutup, resim yapıyorlardı. Cardenal, Solentiname’de çağdaş bir “Cizvit Sosyalizmi” yaratmıştı. “Solentiname Rüyası” sosyal adalet, sanat ve Kurtuluş Teolojisi’nden ilham alıyordu. Bu ütopya’nın kendi kitabı Cardenal’in elinden çıktı. İki ciltlik “Solentiname İncili” Cardenal’in köylülerle İncil üzerine yaptığı sohbetleri konu alıyordu.[2] Ancak bu sohbetler soyut dini konular olmaktan çok yaşadıklara dünyaya ait ve özellikle sosyal adaletle ilgiliydi.
Solentiname Rüyası 1977’de Somoza’ya bağlı kuvvetler adaları işkence merkezine çevirince sona erdi. Yıllar sonra Solemtiname köylülerinin yaptığı resimler sergilendiğinde onun tarihi de gözler önüne serildi. Bir dayanışma toplumunun, politik mücadeleye evrilişi köylülerin naif figürlerinde yeniden canlandı. Bu serginin tanıtımına yazdığı makalede Cardenal, Solentiname Komününde kız ve erkeklerden bir grup gencin bir gün silahlanmaya karar verdiğini anlatıyor. “Bunu niçin yaptılar?” diyor “Bunu tek bir nedenden ötürü, Tanrının adaletine aşık oldukları için yaptılar. Burada, dünyada Tanrının somut ve gerçek krallığını, adil bir toplumu kurmanın yakıcı arzusuyla yaptılar.”[3]
O da aynı arzuyla Sandinist Ulusal Kurtuluş Cephe’sine katıldı. İncilin direnişçi satırlarını ve sosyal adalet vurgulu ayetlerini birer propaganda malzemesi haline getirdi. Dinin daima önemli olduğu bu Orta Amerika ülkesinde Sandinist savaşçılar onda Romalılara karşı savaşan ilk Hıristiyan kahramanlarının ruhunu buldular. Cardenal, gerçekte hiçbir zaman eline silah almadı. Ama savaşçılara haklı bir toplumsal dava uğruna mücadele etmenin insanı daha fazla insan kıldığını anlattı. Onun yaptığı şey kısaca devrimin teolojisiydi.
19 Temmuz 1979’da Sandinist Ordusu başkent Managua’ya girdiği anda Ernesto Cardenal devrimin Kültür Bakanına dönüşmüştü. Somoza diktatörlüğü yıkılmıştı ama karşı devrimci kuvvetler ABD’nin desteğiyle komşu ülkelerden saldırılarını sürdürüyordu. Devrim gerçekleşmiş fakat ülke “kontra”lara karşı on yıl sürecek yıkıcı bir savaşa mecbur edilmişti. Cardenal’in Kültür Bakanlığı kaynaksızdı. Doğrusu Cardenal, bakanlıksız bir Kültür Bakanıydı. Buna rağmen varlığı devrime prestij katıyordu.
1983’te Papa II. Jean Paul’un Nikaragua’yı ziyaretinde havaalanında karşılayanlar arasındaydı. Fakat burada tuhaf bir durum vardı. Cardenal, siyasi kimliğiyle mi yoksa dini göreviyle mi orada bulunacaktı? Sandinist yönetim Hıristiyan bir din adamı olan Cardenal’i bakan yaptıklarını göstermek istedi. Böylece Vatikan’ı en azından tarafsız kılabileceklerini düşündüler. Fakat ummadıkları bir şey oldu. Uçaktan inen ve karşısında din adamı kimliğiyle diz çökmüş Ernesto Cardenal’i gören Papa onu tüm dünyanın gözü önünde parmağıyla tehditkar biçimde azarladı. Papa II. Jean Paul bir anti komünistti. Sandinistler komünist sayılmayabilirlerdi. Ama Vatikan’da hakim olan fikir Kurtuluş Teolojisi’nin Marksist/Leninist olduğu yönündeydi.
Papa Vatikan’a döner dönmez kendisinden sonra yerine gelecek olan Joseph Ratzinger’e (Papa Benedikt) bir soruşturma başlatılmasını emretti. Birkaç ay sonra aralarında Ernesto Cardenal ve kardeşi Fernando dahil dört önemli din adamının yetkileri ellerinden alındı.
İlerleyen günlerde İnanç Doktrini Kongresi’ni toplayan Vatikan yönetimi Kurtuluş Teolojisi’ni Marksist/Leninist din dışı bir kuram sayarak mahkum etti.
Aslında Cardenal, Kurtuluş Teolojisi’nin doğrudan bir savunucu değildi. O yalnızca toplumsal hareketin içinde olmaktan doğan tarihsel bir pratiğin teolojisini yapıyordu. Leonardo Boff gibi Brezilya’nın önemli bir teolog ve din adamı açıktan ideolojik mücadeleye girince onu da Kiliseden attılar. Cardenal’in din yetkilerini neredeyse otuz yıl sonra bir başka Cizvit rahibi ve Latin Amerikalı Papalık makamına gelince geri iade etti. Arjantinli Papa Francisco, Kurtuluş Teolojisi’nin teorisyeni sayılan Gustavo Guiterrez’le de kucaklaştı. Ne de olsa Soğuk Savaş sona ermişti.
Cardenal’in Sandinist yönetimdeki Kültür Bakanlığı 1987’ye kadar sürdü. Zaten savaş sebebiyle işlevsiz hale gelen Kültür Bakanlığı da kapatıldı. Birkaç yıl sonra yapılan Barış Anlaşmasıyla Sandinistler iktidarı devrettiler. Daniel Ortega yönetiminde Sandinist Cephe sosyalist fikirlerden hızla uzaklaştı, Cardenal da Ortega’dan. Bundan sonra muhalif eski Sandinistçilerin “Yenilikçi Sandinist Hareket” (MRS) üyesi ve destekçisi oldu.
Ortega’nın 2006’da iktidara gelişinden sonra onun kapitalist restorasyonunun en sert muhaliflerinden biri oldu. Bu nedenle hakkında uyduruk davalarla tutuklanma kararları bile çıkarıldı. Ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Ama nihayetinde geri döndü ve 1 Mart 2020’de Managua’da 95 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Geriye onlarca şiir kitabı, deneme, hatıra ve politik eser bıraktı.
Onun dini devrim, mabedi insandı. Şöyle diyordu “Marlin Monroe’ya Dua”nın sonunda “Onu yatağında elinde telefonla ölü buldular/ dedektifler –son nefesinde- kimi aradığını bilemediler/ çevirdiklerinde duydukları tek şey ses kaydıydı: WRONG NUMBER/ ..Tanrım: Kimi arayacaktıysa da arayamadı../ Sen cevap ver telefona!”[4]
[1] “Y su vida fue irreal como un sueño que un psiquiatra interpreta y archiva” Cardenal, Ernesto. Oracion por Marilyn Monroe y otros poemas, Medellin, Ediciones La Tertulia, 1965
[2] Cardenal, Ernesto. El Evangelio en Solentiname, Ediciones Sígueme, Meksika, 1975
[3] “¿Por qué lo hicieron? Lo hicieron únicamente por una razón: por su amor al reino de Dios. Por el ardiente deseo de que se implante una sociedad justa, un reino de Dios real y concreto aquí en la tierra” Sueño de Solentiname 15.MAR.–06.MAY.2018 Organizada por [Organized by] Pablo León de la Barra Coordinada en el Museo Jumex(https://www.filepicker.io/api/file/q8xe5w9RTs6DOtsRNd0K)
[4] “La hallaron muerta en su cama con la mano en el teléfono/ Y los detectives no supieron a quién iba a llamar.
Fue como alguien que ha marcado el número de la única voz amiga/ y oye tan solo la voz de un disco que le dice: WRONG NUMBER/..Señor: quienquiera que haya sido el que ella iba a lamlar y no llamó../ ¡contesta Tú al teléfono!” Cardenal, Ernesto. Oracion por Marilyn Monroe y otros poemas, Medellin, Ediciones La Tertulia, 1965
0 YORUM