05 Mart, 2014 Yazılar

Eğer bir şeyde ısrar etmem gerekirse bu yeni sahnede, bu yeni muharebede, bu kritik anda ulusal birliği güçlendirmek, tüm halk güçlerini birleştirmek, bütün devrimci güçleri birleştirmek...
Telesur’daki orjinalinden çeviren Özgür Uyanık
Caracas/01.07.2013
Venezuela Vatanseverleri: Diz Çökün Toprağa!
Başkan Chavez’in Venezuela Halkına 8 Aralıkta Yaptığı Son Konuşmayı Yayımlıyoruz
Chavez’in iktidara geldiği 1999’dan bu yana Bakanlar kurulu toplantıları ulusal tv’den canlı olarak yayınlanmaktadır. Bolivarcı Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez Başkanlık Sarayı Miraflores’te son toplantısını 8 Aralıkta gerçekleştirdi. Bakanlar, Ulusal Kurul(Meclis) Başkanı ve Genelkurmay Başkanının katılımıyla canlı olarak yayınlanan toplantıda “Comandante” Chavez’in yaptığı konuşmayı özetleyerek Türkçeleştirdik.
8 Aralık 21:30/Miraflores Başkanlık Sarayı/Caracas-Venezuela
Başkan Chavez toplantıya başlarken Cumartesi gecesi toplantısının tarzı olmadığını, koşullardan dolayı bir zorunluluk olduğunu açıkladı. Daha sonra tüm yurttaşları selamlayan “Comandante” toplantıyı açtı:
Chavez: Sizlerin de çok iyi bildiği gibi sosyal, ekonomik, politik ve tarihsel bir muharebeden geldik. Tanrıya şükür ki bize sıra geldi; Bolivar’ın yırtılmış, lekelenmiş, çiğnenmiş, unutulmuş bayrağını almak sırası bize geldi. 20. Yy bitti ve 21. yy’a girerken bayrak bize geçti. Önceki gece Havana’dan ayrılırken Fidel bana “Chavez bu işaret dumanı..” diyordu. Kutsal ateşin işareti bütün kıtayaydı. Gördüğümüz ve yaşadığımız bir ayaklanma gibiydi. Burada bir kıta, bir halk ölü gibi uyuyordu. Lazaro’nun otobüsü geldi 80’lerin sonunda. 90’lar geçti ve 20. Yy bitti. Burada Venezuela’da bir devrim ayağa kalktı. Bir halk ayağa kalktı. Bu yüzyıl başlarken sıra bize geldi; bizden bazıları, birçok kadın ve erkek sorumluluk üstlendi. Farklı yerlerden gelen asker ve siviller, farklı gerekçelerle liderliğin öncü ve yönetici rolünü üslendiler 21. Yy’a girerken.
20. yy’ın son ve 21. Yy’ın ilk devrimi –kim bundan şüphe duyabilir?- Venezuela’da ortaya çıktı ve Karayip’ten tüm Latin Amerika’ya etki etti ve etmeye devam ediyor. Üstelik bu muharebelerin tümü hepimiz için beklenmedik, ani biçimde gerçekleşti. Kişisel ya da aile fertlerine yönelik sadece bir değil bir çok tuhaf sağlık sorunlarıyla karşılaştık. Güçlü bir inanç ve umutla büyük bir aile gibi kendimizi adadık. Üstelik bir manipülasyonu göğüsledik. Ne denir?
Meclis Başkanı Diosdado Cabello:Sefillik!
Chavez:Sefillik! “İnsana dair hiçbir şey bana yabancı değildir” diyor biri. Sefiller ve buna benzerlerine karşı başı dik, haysiyetli biçimde bir halk, bir ulus gibi durduk. Ve ben bu büyük Bolivarcı akımın içinden biriyim.
Yılın başlangıcında -sağlığımızdaki- ciddi düşüşü büyük bir başarıyla göğüsledik. Mayıs ayında Radyoterapi tamamlandıktan birkaç gün sonra Cumhuriyetin Başkanlığına aday oldum. Aday olmadan önce, hatırladığımız gibi, ben tüm sağlık taramalarımın yapılması –hem Küba’da hem de Venezuela’da- konusunda ısrarcı oldum. Bütün sonuçlar olumlu çıktı. Eğer herhangi bir olumsuzluk olsaydı emin olun ki Başkanlığa aday olmazdım.
Bereket versin ki bu devrim bir kişiye bağımlı değildir. Biz o aşamalardan geçtik ve bugün bütün alanlara yayılmış kolektif bir liderliğimiz var. Dün sabaha karşı dönüşümüzden beri bunu görmek bana çok büyük bir mutluluk verdi. Havana’dan bu yana yaklaşık on gündür bu kolektif liderliğin doğruluğu bir kez daha görüldü. Söyle bana; valilik seçimleri kampanyası için kadınlar, erkekler, bizim kadrolarımız, bizim liderlerimiz ülkenin her yanına büyük bir vatanseverlik ateşiyle yayılmadılar mı? Ve ben onları kutluyorum. Eminim ki önümüzdeki Pazar(16 Aralık 2012) tarihe bir zafer sayfası daha yazacağız!( 12 Aralık bölgesel seçimlerinde Chavez’in Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi 23 eyaletin 20’sini kazandı. Seçimler sırasında Başkan Chavez Küba’da yeni bir operasyon geçirmekteydi)
Yoğun bir katılımla; örgütçü, iddialı, fikirleriyle, yüksek bir tartışma ortamında değil mi? Halk temelinde -bugüne dek asla görülmeyen- yoğun bir örgütçülük ve katılımla. Ben asla böyle bir katılım görmedim. Sanıyorum ki son 200 yıldır da böyle bir katılım gerçekleşmemiştir.
Evet, nasıl gittiğini tespit etmek ve doğrulamak bana ayrıca mutluluk veriyor. Yüzyılı nasıl kapatmıştık? Değil mi? Nasıl büyük bir çaba göstermiştik emekçilerin yılbaşı ikramiyelerini ve maaşlarını ödemeyi garanti etmek için. Sadece merkezi hükümetin değil, eyaletlerinde.
Evet, 16 Aralık’a doğru politik seçim yoğunluğu var. Evet, ayrıca navidad(noel) tatili sebebiyle aileler bir araya geliyor. Nasıl gidiyor hükümetin temel projeleri: “Mision Vivienda” Zulia’da 300 bininci dairesini teslim etti(“Mision Vivienda” Chavez hükümeti tarafından inşa edilerek kura usulü halka tamamen ücretsiz teslim edilen konut projesidir. 2019’a kadar 2 milyon konutun teslim edilmesi planlanmaktadır. Projede TOKİ üzerinden bazı Türk firmaları da iş almıştır. Hatta tanıtım filminde bir Türk mühendise de yer verilmiştir.)
Ekonomi konusunda; Mercosur’a giriş yolunda gidiyor(MERCOSUR Güney Amerika Ekonomik Topluluğu’dur. Dünyanın üçüncü büyük ekonomik topluluğu olan Mercosur dünyanın en büyük gıda, enerji ve doğal kaynaklarına sahiptir. Venezuela 2012 Temmuz sonunda birliğe girdi) Tabi ki her zaman burada söylediğim gibi denetçilerin; doğru ellerin yön vericiliğinde.
Orada Amiral Carmen var: denetçi değil mi? Ve diğer denetçiler açıldılar. Denetçilerden fazlasıyla bilgi geliyor. Her yerde buna devam etmek lazım.
Evet, şimdi asıl konumuza dönelim. Ne diyordum; seçim kampanyası başladı, başarılı bir tedavi, tüm haziran ve temmuz aylarında, özellikle temmuzda hepsinden iyiydi. Temmuzda tüm askeri kutlamaları yaptık, sonra kampanyaya giriştik. Tüm ülkeyi dolaştık; Cumanacoa sel baskınlarını göğüsledik, sonra Amuay trajedisiyle Agustos bitti; Eylülde seçim kampanyasının bitirilmesi, turlar, Sabaneta’dan Miroflores’e kitlelerin çığ gibi son kez akışı. Sel olduk yedi caddeye düştük. Bolivar Caddesi ve yedi cadde daha ya da altı, vatandan taştılar, Plan de Patria’dan, tartışmalardan.
Evet, eğer ben olmasaydım… Böyle diyorum çünkü aldatmak için farklı söylemler çıkarıldı. Hayır, hayır. Bu kampanyaya göğüs gerdim, evet, bütün sıcaklığımla, her zaman olduğu gibi ve halkımın yanında yoğun duygularla elbette her zaman olduğu gibi büyük bir gayret göstererek daima yapageldiğimiz gibi.
Bitmeye yakın ya da 7 Ekimde zaferi kutlamaya yakın, 7 Ekimin büyük zaferini, çok az gün kala sağlık taramalarımı tekrar ettim Havana’da; hepsi temiz çıktı.
Bununla beraber seçim kampanyasının yoğunluğundan ve radyoterapiden kaynaklanan bazı ağrı ve belirtiler hassas bri bölgede belirdi. O zaman o bölgeye dikkat etmeye başladık. Ben kamusal görüşmeleri azalttım ve doktorlarla beraber tedaviye başladık.
Bütün bu süreçte tıbbi tavsiyeye uygun olarak basınç odası tedavisine girdim. Bunda amaç iyileşmenin çabuklaştırılmasıydı. Meclisten 27 Kasımda talep ettim, mektup burada, ülkeden ayrılmak için, basınç odası tedavisini sürdürmek için izin istedim. 27’sinde çıktık ve 28’inde tedaviye başladık.
Tedavi farklı günlerde tekrar etti. Bununla beraber başka belirtiler ortaya çıktı. Tıp ekibi tedaviyi ilerletmek için başka kontroller yaptı; yeni bir bitkinleştirici kontrol daha. Böylece ülkeye söylüyorum ki, bu tüketen kontrollerde, yaranın olduğu bölgede yeni kötü huylu hücreler bulundu.
Bu bize teşhis ve tedaviyi yeniden değerlendirme zorunluluğu getirdi. Uzmanla danışıldı ve karar verildi, gerekliydi; kesinlikle yeni bir cerrahi operasyon kaçınılmazdır. Ve bu önümüzdeki günlerde gerçekleşecek. Doğrusu, size söyleyeyim, doktorlar dün bunu yapmak istediler ya da olmazsa bu hafta sonu. Ben “hayır” dedim. Hayır, doğrusu izin istedim, ben buraya gelmek istedim. Venezuela’ya gitmeliydim.
Ve geldim gördüğünüz gibi. Dün sabaha karşı vardık; Fidel çok yakınımdaydı ve Raul. Bir değerlendirme toplantısı yaptık. Dün biraz dinlendim ve belgeleri gözden geçirdim. Bazı kağıtları imzaladım beklemekte olan; birkaç büyükelçi ataması, birkaç Çin Fonu kaynağı, Mercosur toplantısının sonuçları, çok başarılı olan Pekin ortak komisyonu..(Bu arada isimleri sayıyor. Toplantıya gidenlerden birinin Çin’e mi Mercosur’a mı gittiğine emin olamıyor ve gülüyor. Ötekilere dönüp “görüyor musun” diye kendine gülüyor)
Evet, bütün bu stratejik ittifak süreci ki burada böyle bir şey yoktu: Venezuela Mercosur’da düşüne biliyor musun? Venezuela, Çin ve Rusya ile bir çok ülkenin stratejik ittifakı. ALBA’yı, Celac’ı Latin Amerika’da patlak veren bu devrimin bir ürünü olarak adım adım gerçekleştirdik.
Evet, gerçekten de ek bir gayretle gelmeye karar verdim. Evet, acı biraz önemlidir değil mi? Fakat tedaviyle, rahatlatıcılarla, bir hazırlık aşamasında bulunuyoruz. Benim sabah yeniden Havana’ya dönmem gerekiyor. Böylece Meclis Başkanı yoldaş Diosdado Cabello’ya bir talep mektubum var. Bir defada altını imzalayarak rica ediyorum ki Ulusal Kurul bana –açıkladığım gibi- ameliyat olmam için ayrılmama yetki versin.
Yeni bir muharebeye katılmak için Sayın Başkan’a talep mektubumu teslim ediyorum. Tanrının izniyle, daha önce de olduğu gibi, zaferle daha ileriye çıkacağız. (bir İsa heykelciğini tutarak) ona inanıyorum ve ona sarıldığım zamanlardaki gibi… ben her zaman söyledim, biri mucizeden mucizeye yaşadı. Mucize gibi 4 Şubattan geldik( 4 Şubat 1992’de Chavez’le beraber Venezuela ordusu içinde bir grup asker ayaklanmıştı. Bu kalkışma Chavez’ci hareketin başlangıcı sayılmaktadır)
Ah Molero bu mucize nasıl gerçekleşti? Bunca yıldan bunca gel gitten sonra. Kaç yıl kaç… hatırlıyorum subaylık günlerimizi, birlikte hareket ediyorduk Maracay Zırhlı Birliğinde. Poligonun arkasında, tankların ve askerlerin arasında toplanıyorduk. Ve paraşütçü birliklerindeyken, San Jacinto’da, La Placera’nın sonunda, orada sinerek yürüyorduk, subaydık subay. 25-26 yaşındaydık. Ve evet nasıl bugüne geldiyse mucize 4 Şubatta geldi. 27 Kasımda sonra buraya bu halkın evine varmak. 11-12-13 Nisan günleri nasıl bir mucizeydi(2002’de kendisine karşı yapılan darbeyi anımsatıyor) bu bir mucizeydi ve ben mucizeye sarılmaya devam ediyorum.
Şimdi bütün bunların içinde; bu yeni muharebenin detayları iyi planlanmasına rağmen, bütün bu süreçte riskler var. Kim bunu reddedebilir böyle bir operasyonda. Bu reddedilemez. Söyleyecek şeylerim var, birazdan söyleyeceğim, ve dün sabaha karşı sanıyorum ki Amiral Molero’ydu, Maiquetia’da bana dedi ki “bugün artık vatanımız var, vatanımız var”.
Venezuela artık bugün 20 ya da 40 yıl öncesinin Venezuela’sı değil. Hayır, hayır, hayır. Halkımız var, silahlı kuvvetlerimiz var, ulusal birliğimiz var. Eğer bir şeyde ısrar etmem gerekirse bu yeni sahnede, bu yeni muharebede, bu kritik anda ulusal birliği güçlendirmek, tüm halk güçlerini birleştirmek, bütün devrimci güçleri birleştirmek, Silahlı Kuvvetlerin birliği, sevgili askerlerim, yoldaşlarım; ordunun birliği, benim ordum, benim sevgili ordum. Ordu ve Donanma, benim sevgili Donanmam. Söylüyorum çünkü, karşıtlar, ülkenin düşmanları entrika yapmaya yorulmuyorlar ve yorulmayacaklar. Bu dönen olaylarda olduğu gibi ayrımcılığa çabalıyorlar.
Öyleyse, nedir bizim cevabımız? Birlik, birlik daha fazla birlik! Bu bizim işaretimiz olmalıdır. Benim sevgili Hava Kuvvetlerim, benim sevgili Milli Muhafızlarım, benim sevgili Milislerim. Birlik, birlik, birlik!
Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi, ittifakımız olan partiler, Büyük Vatansever Kutup, devrimci halk hareketleri, ulusal hareketler. Birlik, birlik, birlik! Birlik!
Bolivar diyordu ki; “birleşelim ya da karmaşa bizi yok edecektir. Sadece birliğimiz eksik – dedi sonra ya da öncesinde diyordu- yeniden doğuşumuzun eserini tamamlamamız için…
Konuya dönersek, çünkü neredeyse saat 10 fazla uzatmak istemiyorum, bu anayasanın öngördüğü gibi, orada her şey öngörülmüştür; ben ülke dışına çıktığımda yetki Başkan yardımcısındadır: Yoldaş Nicolas Maduro sapına kadar devrimci biridir. Genç yaşına rağmen büyük bir tecrübe sahibidir. Kendini çalışmaya adamış, zor durumları ve grupları yönetebilmek için büyük bir çalışma kapasitesine sahip biridir. Bunu gördüm, hepimiz gördük.
Kaç yıldır yürütmenin başındasın Nicolas?
Başkan Yardımcısı Nicolas Maduro:Altı yıl üç ay oldu.
Chavez:Altı yıl üç ay. Ne kadar zaman olmuş! Nelerle karşılaştık, ne olaylarla ve ben şahsen farklı cephelerdeki çarpışmalarda Nicolas’a eşlik ettim.
O her zaman kontağımız olduğu gibi Cumhuriyetin yürütmesi cephesinde. Fakat ben bir şey söylemek istiyorum, belki kulağa biraz sert gelecek ama bunu söylemek istiyorum. Söylemek zorundayım: evet Anayasanın söylediği gibi, ani ve beklenmedik bir olayla karşılaşıldığında, ben devre dışı kalırsam, lütfen beni iyi dinleyin, Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti Başkanlık cephesinin devamı için. Her şey iyi sonuçlansın, kaç gün kaldı, bir ay?Evet bir ay (10 Ocak 2013 tarihinde Başkanın yemin etmesi gerekiyor. Bu tarihi hesaplıyor)
Sizin tarafınızdan seçildiğim yeni dönemin sorumluluğunu üstlenmek için, eğer bir şey olursa, tekrar ediyorum, sadece Anayasanın belirttiği bu durumda değil, bu dönemde: zira benim fikrim sabittir, bir dolunay kadar açıktır, geri dönülmez biçimde kesindir ki – anayasa yeni dönemin başkanını belirttiği gibi- sizler Nicolas Maduro’yu Bolivarcı Venezuela Başkanı olarak seçin. Bunu tüm kalbimle diliyorum.
O en yüksek kapasiteli genç liderlerimizden biridir. Eğer ben olmazsam -tanrı yaptığı şeyi bilir- onun elleriyle, onun bakışıyla, halktan biri olan kalbiyle, halkından aldığı saygınlıkla, zekası ve liderliğinde kazandığı uluslar arası saygınlığıyla, Cumhuriyetin Başkanlık cephesinde, bu vatanın kaderine ve halkının çıkarlarına tabi olarak, daima halkla beraber yöneterek devam edecektir.
Bazı yoldaşlar bu son dakikalarda bana böyle bir açıklama yapmanın gereği olmadığını söyledi. Fakat ben bu gece söylediğim her şeyi Havana’dan beri söylemek istiyordum. Sanıyorum ki ruhumdan gelen, kalbimden gelen, vicdanımın bana zorunlu kıldığı, ya da en önemlisi buraya geldim, yolculuğa zorlayarak kendimi, yarın dönmek için bana izin verildiğinde, bu oldu, Nicolas, en önemlisi bu, en önemlisi.
Her türlü koşulda Bolivarcı Devrimin ilerleyişini garanti altına almamız lazım. Bu devrimin zafer yürüyüşünü, yeni demokrasinin inşasını, ki bu anayasada halk tarafından düzenlenmiş bulunuyor; Venezuela’nın sosyalizme giden yolunu inşa ederek, geniş katılımla ve geniş özgürlüklerle, ki bu bu seçim kampanyası döneminde de kanıtlanmıştır. Tam anlamıyla özgürlükler.
Bu mesajın çerçevesi, ki elbette asla size aktarmak istemezdim, çünkü bu durum bana gerçekten çok acı veriyor, sizlerden milyonlara ızdırap veren bir şey. Zira biz sağlam bir şey oluşturduk: Biroluş. Çünkü nasıl dedik, evet gerçekten de Chavez yalnızca bir adam değil, büyük bir kolektiflik, nasıl diyordu kampanya sloganımızda: “Halkın kalbi Chavez!”. İşte halk burada Chavez’in kalbinde!
Ve henüz Navidad’a var. Evet bu hayatın bir gerçeğidir. Buna rağmen ben İsa’ya sarılıyorum, inanca ve umuda sarılıyorum, umut ediyorum –tanrıdan da dilerim- iyi haberler vereceğim önümüzdeki günlerde, şimdi inşa etmekte olduğumuz şeyi inşa etmeye devam edelim. İnşa etmeye sürdürmek zorundayız. Vatanımız var, bir vatanımız var! Neye mal olursa olsun ona sahip çık! Hayatta kalarak acılar içinde onunla dikileceğiz. Bütün bu olan bitenin neye mal olduğunu hatırlayın. Milyonlara, milyonlara neye mal oldu. asla unutmayacağım ya da daha iyi bir deyişle Bolivar’ın o sözünü hatırlıyorum. Babamız Bolivar son günlerinde bu dünyada fiziki mücadelesini verirken General Urdaneta’ya diyordu ki. “kendimi feda edeceğim bir vatanım yok..” görüyor musunuz? Onu attılar ve aşağıladılar.”Düşmanlarım beni vatanımdan çıkarıyorlar” dedi. Bugün, tanrıya şükür, Babamız Bolivar, ne kadar farklı bir durum var her kadın ve erkek için. Bugün vatanımız var ve o Bolivar’ın vatanıdır. Ve sen onu milyonlarca kadın ve erkekle 200 yıl önce işlemeye başladın ve elbette onun öncesi de var. Bugün Guaicaipuro Günü, bizim mücadeledeki yerli kardeşlerimizin, direnişte, 500 yıllık sömürgeciliğe karşı direnişte yeralan kardeşlerimizin günü.o kadar mücadele sonunda fedakarca yapmaya devam ettiğimiz bir vatanımız var. Venezuela’nın tüm vatanseverlerine kalbimden tekrar sesleniyorum, çünkü biz devrimciyiz, biz sosyalistiz, biz insanız, fakat ruhta vatansever, vatansever. Ve ben her seferinde vatanseverlikten bahsediyorum. Hatırlıyorum o Venezuela tankçı askerlerinin eski şarkısını ki neredeyse bebektim ezberlediğimde ve hala hatırımda. Nasıldı “savaş borusunun sesiyle, bize verilen göklerin, vatanı koruyan çeliğin ejderha gayretiyle, zırh ortaya çıkar, hız görünür, vatan,vatan, sevgili vatan benim göğümdür, benim güneşimdir vatan, sen benim hayatımsın, sen benim ruhum.sen aşkımsın”
Senin vatanın bu vatan: Bugün artık vatanımız var! Her koşulda ne olursa olsun vatana sahip çıkmaya devam edeceğiz. “Sürekli vatan” diyor Borges. Daima vatan, vatan bizim çocuklarımız için, vatan, vatan, vatan. Venezuela vatanseverleri diz çökün toprağa! Birlik, birlik, vatanseverlerin birliği! Kapitalist, neoliberalist restorasyon için, vatanı bitirmek için konjonktürden yararlananlar var. Koşular ne olursa olsun başaramayacaklar. Bütün vatanseverlerin, devrimcilerin cevabı; Agusto Mijares’in dediği gibi “iç organlarına kadar” vatanı hissedenler, birlik, mücadele, çarpışma ve zaferdir.
Nicolas orada Bolivar’ın kılıcı var. Acaba onu getirebilirler mi. Evet bu Bolivar’ın kılıcı, Peru’nun kılıcı, bununla 1824’te Peru’yu teslim ettiler Bolivar’a. Evet bu kılıç önünde yemin edelim: Bu kılıç, bu bayrak, tanrı ve bu halkın önünde yemin ediyoruz. Buna bağlı kalacağız. Herkesin tüm halkın, bütün akımların, Venezuela hayatının tüm kesimlerinin, Venezuela vatanseverlerinin, sivil,asker, kadın, erkek herkesin desteğini istiyorum. Bu şartlarda bütün destek önce Devrimci Hükümete ki bu düzlemde yoluna devam etsin. Ne olursa olsun!
Geriye bana bir tek şey söylemek kaldı:”Hasta la Victoria Siempre”(Che’nin ünlü deyişi. Zafere kadar daima!)
Katılımcılar:Siempre!
Chavez:Bağımsızlık ve Sosyalist Vatan, yaşayacağız..
Katılımcılar:Venceremos!(Kazanacağız)
Chavez: Venceremos! Viva Venezuela!(Yaşasın Venezuela)
İğrenç bir komplo!
Venezuela’da parlamentodan sonra partiler rejimi de sona eriyor
Nobel’in ardındaki “Zürafa” öldü
Bolivya'da darbe bitmiyor
Ve sonunda Bolsonaro da maskeyi taktı (Kısa bir süreliğine de olsa)
“Sıfır Numaralı” Komutan’a Veda
Maduro’yu Kızıl Bereli Burjuvalar mı devirecek?
0 YORUM